Yükleniyor... Lütfen Bekleyiniz!

Başkan Vergili Basın Mensupları ile Bir Araya Geldi

Başkan Vergili Basın Mensupları ile Bir Araya Geldi

Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili basın mensupları ile bir araya gelerek gündeme dair açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

11.03.2019 / 1414 Okunma


Başkan Vergili yaptığı açıklamada; "Şimdi sizlerin taktirine bırakacağım bir kaç tane örnek göstereceğim. Bizden önceki dönemde belediyenin çalışmaları ile ilgili hazırlamış olduğu seçim propagandası ile size kısa örnekler göstereceğim. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki belediyenin yapmış olduğu çalışmalar. Bir tane binası olan Organize Sanayi şuanda yüzde 80 doluluk oranına ulaşmış. Kalan yüzde 20'lik kısımda kullanılamayacak durumda. Yine başka bir yer Yüzüncü Yıl Pazar yeri. Normal toprak alana asfalt atılmış. Bu seçim propagandasında ele alınmış ki Karabük'teki değişimi görün diyerek size söylüyorum. Yine boyasız evler ve boyalı evler belediye hizmeti olarak gösterilmiş. Tekrardan devam edelim. Garajlar, bu tahmin ediyorum ki Demir Çelik'in şuandaki mevcut lojmanlarının olduğu yer. Tahta barakalar yıkılmış yerine demir parmaklıklı garajlar yapılmış. Bunlar belediye hizmeti. Karabük'teki değişim ile ilgili Kartaltepe'de ki park, şelale ve tabur. Benden önceki dönemdeki Karabük'ün hali. Bunlar bir belediye hizmeti olarak bugüne kadar anlatılmış, belediyecilik bu şekilde diye izah edilmiş. Bizim yapmış olduğumuz işi bugün küçümseyenler, yok sayanlar ve hatta çok rahatlıkla konuşabilen mevcut atanmış aday Karabük'te 10 yılda ne yapıldı?, Rafet Vergili ne yapmış? derken ne meydanları, ne açılan bulvarları, ne asfaltı görmekte. Ama kendisinin bir eforu oldu rektörlüğü döneminde. Üniversitede yapmış olduğu işleri sanki şehrin 10 misli, 20 misli bir iş yapmış gibi sürekli olarak ön plana taşıyıp sürekli reklamını yapıyor. 3 yıl boyunca çok başarısız bir milletvekilliği dönemi geçirmiş, yalnız kendisine çift maaş ile ilgili tasarıyı geçirmiş, Karabük'ün hiç bir işi ile ilgilenmemiş, hiç bir cadde ve sokağında görünmemiş kişi bizi oturduğu yerden yargılayabiliyor. Karabük'ün hiç bir bilgisine vakıf değil. Part time başkan diye kendisini tatmin ediyor ki etmeye de devam etsin. Aşağı yukarı 3635 günden bu tarafa bu memlekette Belediye Başkanlığı yapıyorum. Bu 3635 gün içerisinde 10 gün dahi benim pazartesi Karabük'te olmadığım baki değildir. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Çünkü her mahallede her sene 2 kere mutlaka belediye taşınmıştır vatandaş ile iç içe olunmuştur. Bugüne kadar kendisine hiç yalancı demedim. Ama kendisi konuları o kadar rahatlıkla çarpıtabiliyor ki. Pazartesi günleri Karabük'te olmamışız, iş yerindeymişiz. Hiç problem yok Karabüklü benim ne yaptığımı biliyor. Karabük'ün ne caddesinden, ne sokağından, nede Karabük'ün içerisinden korkmuş birisiyim. Yanında koruması ile dolaşan birisi değilim. Şunu o kadar rahatlıkla söyleyebiliyor ki. İnsan biraz düşünür, yaşar ondan sonra söyler. "randevu alıp insanlar sana ulaşamadı, 10 yıl boyunca hiç insanlar sana ulaşamadı, horlandı, kovuldu ve kötü sözlere muhatap oldular. Şimdi seçim döneminde hiç uğramadığı, 10 yıldır belediye başkanlığı döneminde bir kez bile belediye çalışanlarının yanına girmemiş birisi şimdi belediye çalışanlarına yemekler veriyor" gibi devam ediyor. Ben bu kapıda 10 yıldan bu tarafa randevu talebi olup görüşmediğim bir Allah'ın kulu yoktur. Onu bırakın senede 2 kere muntazam mahalle toplantıları yapılmıştır. Herkes ne problemi varsa gelmiş konuşmuştur. Tabi bazı provokatör amaçlı kişiler benimle konuşmadı, şöyle böyle diyebilirler. Kendi şahsi menfaatleri ile ilgili gelen kişilere durum izah edilmiştir. Ama kırıcı olmadan izah edilmiştir ve o taleplerine cevap verilmemiştir. Onlar farkı bir şey. Belediye Başkanıyım benim görevim insanları kovmak, horlamak değil. Ben köyde büyümüşüm, işçiliği görmüşüm, varlığı görmüşüm, yokluğu görmüşüm insanlara nasıl değer verileceğini çok iyi bilen birisiyim. İşçimle hiç bayramlaşmamışım evet ben işçiyi sıraya sokup elimi öptürmeyi seven birisi değilim. Ben makamıma geldiğim zaman kim arzu eder, benimle bayramlaşmak isterse kapım herkese açıktır.

Karabük'te hiç yaşamamış, Rafet Vergili neler yapmış? bunların hiç birisini görmeyip saygı unsurlarını tamamen ortadan kaldırıp kendisini mağdur etme ve karşısındakini itibarsızlaştırma programı ile siyasetine devam ediyor. Bugüne kadar sizler ile yapmış olduğum canlı yayınların bütün hepsi raporlanıyor. Kendisi bana 44 kere yalancı demiş, 19 kere iftiracı demiş, 8 kere şarlatan demiş ve kendisine 14 kere Fetö'cü dediğimi söylemiş. Ben onu hiç bir zaman bir terör örgütü ile bağdaştırmadım. Bugüne kadar kendisine yalan söylemedim. Şu söylemiş olduklarının tamamı yanıltmak demiyorum, artık yalan diyorum. Bu bir Belediye Başkanlığı seçimi yalan yarışması değil. Ben bir oy için hiç kimseye yalan söylemedim. Hiç çekinmeden her türlü vaadi veriyor. Belediye kanunlarını dahi incelemeden her şeyi yaparım diyor. Yanında hiç bir deneyimli arkadaşı olmadan her şeye tamam diyor. Bizi sevende olabilir, sevmeyende olabilir ben herkese Allah için hizmet ediyorum. Geçen bir pazar yeri ziyaretinde bizim taş paralarından, işgaliye paralarından borcu olduğuyla ilgili problemini anlatıyor. Bu problemini anlatırken ortada şöyle bir yasal gerçek var. Ben zamanında buraya geldiğim zaman belediyenin 5 trilyon lira alacağı vardı. Bunun 3 trilyon lirası faiz borcuydu ve bununla ilgili biz bu faiz borçlarını silip ana parayı nasıl alabiliriz bir çalışma yaptığımız zaman kanun, kitap engeller çıktı. Bu faizlerin silinebilmesi mecliste alınabilecek bir kararla veya bakanlar kurulu ile yapılabilir bunun dışında mahalli idareler genel müdürlüğünün bir yazısını okuyorum size "yukarıda açıklanan nedenler ile dediğim meclislerin su borçlarını, uygulanan gecikme bedelleri de dahil belediye alacaklarının veya bu alacaklardan doğan gecikme bedellerinin kısmen veya tamamen ortadan kaldırılmasına yetkileri bulunmamaktadır. Konu hakkında bilgi edinilmesine ve iliniz dahilinde ki belediyelere duyurulması için gereğini önemle rica ederim" diye valilik kanalı ile yollanmış bir kanundur bu. Sen hiçbir vatandaşa ben senin borcunu silerim diye 1 oy için yalan söyleyemezsin. Eğer sen çok arzu ediyorsan o kardeşimizin borcunu gelir kendin şahsen ödersin. tek çıkışı budur. Bu bir kanun maddesidir, ne faizi silebilir, ne borcu silebilir. Anca buna yetkili TBMM'dir. Bugünden itibaren ne kadar bana yalancı demişse o kadar kendisine yalancı diyeceğim. Her şeyi yalan, her şeyi algı yönetimi, bunun üzerine bir siyaset kurmuş ve kendisini sürekli mağdur etmeye çalışan ve siyasetin seviyesini çok düşüren bir akademisyen var. Ben tüm akademisyenleri tenzih ederim. Bir şahıs için konuluyorum. Her şeyi kendisi bilen, Mozart'ı bilen, Beethoven'i bilen, her türlü olguyu bilen böyle bir şahıs Karabük'te bugün kendisini ortaya koyup yola çıkmış ve kendi yaptığı hataların hiç birisine cevap vermeden bir itibarsızlaştırma propagandasına devam etmektedir. kendisi bir tane stat yapmış 20 triyon lira stadı yapmış 9 trilyon liraya peyzajını yapmış. Sonradan kendisinin rektörlüğünden sonra bu stadın kayması ile ilgili önlemler almak için üniversite tekrardan 20 trilyon lira para harcamış. Bunun karşılığında bu statta 20 tane program yapılmadı. Vaatleri vermek kolay, insanları kandırmak kolay. insanları siyaseten kandırıp yapamadığın zaman, insanların hayalleriyle oynayıp yapamadığınız zaman, verdiğiniz sözler yerine gelmediği zaman insanların bir daha siyasetçilere güveni kalmaz. Şimdi bu arkadaş buna vakıf değil. Hır, nefret, kin hepsini birleştirmiş bir siyaset programına girmiş. ben mehteran ile ilgili gerekli cevaplarımı verdim kesinlikle burada kadınlarımızı, kızlarımızı aşağılamak yok. ben mehteran adabından bahsettim. Ayrıca kendilerine Tuğba Yeğin hanımefendi 3'üncü sıra milletvekili adayı yapıldığı zaman kendisine baskılar yapılarak onu 3'üncü sıradan istifa ettirip mevcut atanmış aday hemen 3'üncü sıraya milletvekili adayı oldu. Neden o kardeşimizin haklarını savunmadın da bugün söylenen bir tane lafı çarpıtıyorsun. Kesinlikle kadınlarımız ile ilgili abdestsiz, abdestli yorumu yapılmadı, mehteran adabı ile ilgili yorumlar yapıldı. Hatta Şebn-i Aruz törenleri ile ilgili yorum yapıldı. Bunlar ile ilgili konuşmaya devam ediyor ve sonunda bir noktaya geliyor. Bu, bu kadar ayağa düşürülmemeli. Kendisine yakışacak şekilde hareket etmesini buradan tavsiye ediyorum. "8 Mart Dünya kadınlar Günü'nde belediye ile birlikte organizasyonlar yaparken eşinizi de oraya gönderirken bugün ne değişti ben onu merak ediyorum" ben onun eşinin çok saygıdeğer birisi olduğunu hissettim ve her zaman da kendisine karşı farklı bir şekilde saygılı davrandım. Benim eşim böyle bir toplantıya gidebilir. Bana da sormak zorunda değil. Bunlar ile ilgili bir toplantıya davet varsa gidebilir. Ama kendisine sorduğum zaman" benim cenazem vardı beni çağırdılar ama ben gitmedim" dedi. Hiç bir şey değişmiş değil ama kendisinin değişikliğinin ne olduğunu, seviyesinin ne kadar düştüğünü ölçsün, biçsin. Siyasetin seviyesini ailelere kadar ayaklar altına almasın. Vereceği cevaplar varsa versin propaganda varsa gidip anlatsın, projelerini anlatsın kim Karabük'ün emanetini kim daha iyi taşıyabilir, kim daha iyi taşıyamaz 31 Mart'ta Karabüklü buna karar verecektir. Sürekli olarak yalancılık propagandası ile başladı, itibarsızlaştırma propagandası ile devam ediyor. Bugüne kadar kendisine bir kere dahi yalancı dememiştim. Şuanda söylemiş oldukları her kelimesi olan beyanlar ile propaganda yapmaya devam etmektense çekinsin. Sonra başlıyor sen sosyal belediyeci miydin, değil miydin? ben sosyal belediyeciliğin ne olduğunu senden daha iyi bilirim. Bugüne kadar çocuklarımız ile ilgili Ramazan eğlenceleri yapılmıştır. Her Ramazan Bayramı çocuklarımıza konserler yapılmıştır. Her açılış törenlerimizde yine belediyemizin kermesinde kurmuş olduğu orkestra ile eğlenceler düzenlenmiştir. Ama Karabük Belediyesi'nin cebinden bu paralar ödenmemiştir. Ben ve 3 - 5 arkadaşımız siyasi ortamlarda veya siyasetin dışında açılışlarda bu organizasyonlarımızın bedelini kendimiz çekmişizdir. Bana kalkıp ta sosyal belediyecilik neydi diye bunları bana öğretmesine gerek yok. İnsanların düşündüğü gibi yaşamaması çok tehlikeli bir şey. ben inandığı gibi yaşayan birisiyim. Şovlar ile, gösterişler ile bugüne kadar ne siyaset yaptım, ne Karabük'te algı yönetimi yaptım. Bugüne kadar siyasetin dışında hiç bir yere fotoğrafımı dahi asmadım. Biraz evvel size benden önceki çalışmaları ile bugünkü yapılanları gösterdim, değerlendirmesini size bırakıyorum. Kendisine şunu söylüyorum "yalanlarını bıraksın, yalancı demeyi bıraksın ve ailevi konuları kesinlikle bu konuların içerisine sokup bunun üzerinden prim yapmaya çalışmasın. Gariban vatandaşlarımıza, borçlu olan vatandaşımıza yapamayacağı şeyler ile umut ışığı vermesin. Biz Karabük için ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. İşçimizi bugüne kadar hiç bir propaganda içine sokmamış tek Belediye Başkanıyım. Eğer Sendika işçimize yemek vermişse ve beni de oraya davet etmişse ben giderim. Ve ben işçimize orada ılımlı bir şekilde herkes arzusuna göre oyunu kullanabilir ama kimse kimseyi incitmesin mesajı vermiştir. Bunların çok güzel değerlendirmesi gerekiyor, yalanları bırakması gerekiyor. Yalanları bıraktıktan sonra ne yapabilecekleri iyi düşünsün. Biz Karabük'ü kimseye peşkeş çektirmeyiz. Onu biz hatasıyla, günahıyla 6 yıllık rektörlük dönemindeki durumunu biz Karabük olarak kabul ettik. Karabük'ün her şeyini ben yaptım diyerek ortaya çıkmasın, biz sistemleri nasıl kurduğumuzu biliyoruz. Biz hiç kimseyi, hiç bir şeyi peşkeş çekmediğimizi biliyoruz. Çok fazla konuşursa bizde konuşmalara devam ederiz. Önce 30 bin kişilik üniversite talebesinin yaşamış olduğu üniversitede ki kantinleri kaç liraya kiraya verdiğini açıklasın. 2 maaş kanun tasarısını geçirdi mi, geçirmedi mi? daha bir kere cevap veremedi. 3 yıl içerisinde seni hangi caddede, hangi sokakta seni kim gördü. Bugün gidip pazarcılar ile rahatlıkla konuşuyorsan o gün derdiniz ne diye neden gidip sormadın? bugüne kadar dolmuşçu arkadaşlar ile gidip konuşuyorsun bir sürü meclisten geçirilmesi gereken kanunları var, meseleleri var bunlar ile ilgili bir kere dertlerini sordun mu?, hangi derneklerin ziyaretlerine gittin? şimdi şov amaçlı nasıl milletvekili olduysa belediye başkanı olmanın hesaplarını yapıyorsun ama Karabüklü vefalıdır, Karabüklü yapılan hizmetleri unutmaz, Karabüklü kimin ne yaptığını çok iyi bilir. Karabük emanetini kime teslim edeceğini Karabüklü parti ayırımı yapmadan en iyi bilen Karabüklüdür. Karabüklüleri bu şekilde yanıltamazsın, aldatamazsın.

Benim hanımım hanımlar daveti olduğu zaman gider veya benimle ilgili gitmesi gereken bir yer varsa gider. Onun hanımı da gider. Bunu bir propaganda da kullanamazsınız. Bunu bir propaganda da kullanırsanız gerçekten seviyeyi çok düşürmüş olursunuz. Ben bugüne kadar hanımımı yollamamışım, şuanda seçim zamanı ya "8 Mart Dünya Kadınlar Günü'de belediye ile birlikte organizasyonlar yaparken eşinizi de oraya gönderirken bugün ne değişti. " bu söylenecek bir laf değil. Bir kere eşim böyle bir organizasyona katılmamış, ikincisi değişen bir şey yok eşim hanımların yapacağı organizasyonda benden izin almasına gerek yok. Bu derece seviyeyi düşürmez bir insan. Seçim biter insanlar birbirlerinin yüzüne bakabilecek durumda olmalıdır. Biz geçen dönemde Mehmet Ceylan bey ile çok sert bir seçim geçirmemize rağmen seçim bittikten sonra biz Mehmet ceylan bey ile hiç bir şey olmamış gibi aynı şekilde dostluğumuza, arkadaşlığımıza devam ettik. Burada bu işi artık çığırından çıkartmaya başladı. Karabük Belediyesi'nden insanlar kovulmuş gibi propagandalar ile böyle abuk subuk konuşmasına gerek yok benim makam odamın kapısı bugüne kadar kapanmamıştır. Ben buradaysam benimle görüşemeyen bir Allah'ın kulu yoktur. Mesai saatimde hiç bir zaman 6,5 - 7 den önce bitmemiştir. O nasıl çalışacağını bilmez. Biz bunları fazla tartışmıyoruz. Onlar altlarında 5.20 BMV ile haftada 3 kere Ankara'ya gidip icraat yaptığını sanan arkadaşlarımız. Ben bugüne kadar ne yurt içi, ne yurt dışı seyahatlerimde belediyeden bir kuruş kullanmamışımdır. Devlet görev verdiği zaman bile kullanmamışımdır, bunun bütün giderlerini kendim karşılamışımdır. Onlar gibi 2 maaş peşinde, ödenekler peşinde, ek dersler peşinde çalışmış olan bir Belediye başkanı değilim. Cenab-ı Allah'ta bana belediyenin bir tane toplu iğnesini nasip etmesin. Onun için Karabük bu işi çok iyi sentez yapacak, .ok iyi değerlendirecek. Çaresizliği şuarada. Bugün bir tane gerçek, bir tane reel projesi olmadığı ortada. Hepsini inceliyoruz. Yapılabilir bir tane projesi yok. Çaresizliğinden sürekli olarak bir sataşma programı, sürekli olarak itibarsızlaştırma programı, bunun üzerine bir propaganda kurmuş. Bana Kuzeyin Yıldızı adını takan Karabük halkıdır. seçimlerinde yüzde oy aldım. Kendisini devlet üstünde gören gururu, kibri onu 31 mart akşamı mahvetmeye yeter. Devletin vermediği itibarı ben Burhanettin Uysal olarak verdim diyebilecek cürette olan bir kişi aslında benim muhatap alacağım birisi değildir. Kendisini konuşurken çok iyi değerlendirsin. Devletin vermediği iade-i itibarı derken biz Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşıyoruz. Sen kimsin ki iade-i itibarı bir şahıs olarak vereceksin. Bunun gibi kendisinin 500 tane cümlesi vardır. ne konuştuğunu bilmeden sürekli konuşup insanları yanıltmaya çalışan, bir oy için 100 tane yalan söyleyen biri. Bugüne kadar hiç söylememiştim bundan sonra aynı şekilde devam edeceğim. Bir oy için yüz yalan söyleyen ve kendisini yalan yarışmasında hisseden atanmış bir adayın Karabük'e verecek hiç bir şeyi yoktur. Size şöyle söyleyeyim bu 20 günlük çalışmamız içerisinde siyasette neler olduğunu herkes kendisi görecek. Çalışma programlarımız sabah 8'den gece saat 2'ye kadar olan programlarımızı herkeste izleyebilir. Karabük'te ulaşmayacağım bir adam kalmayacak. Kendisi bir insanın hastalığını dahi kullanabilecek kadar, aile yapısını dahi kullanacak kadar aşağılık siyaset yapan kişilere bugüne kadar cevap vermediysem en sert cevabı veririm. Kendisine çeki düzen verecek, konuşmalarını ayarlayacak. Çok çok daha ağır konuşmaya başlarım. Ya mütevazi olacak, ya gururu kibri bırakacak, insanları aşağılamayı bırakacak. Rafet Vergili'nin kim olduğunu bilecek. 60 yaşına gelmişim bugün helalleşecek adam, hakkını yediğim bir tane adam yoktur. Ne işçimden, ne çalışma hayatımdan bir tane adam kapıma alacak için benim hakkımı yedin diye gelemez. Biz bu şekilde yetiştik. Bize işçiye nasıl davranacağımızı, müdürlere nasıl davranacağımızı öğretemez. Halkla ilişkileri onun bize öğretme şansı yok. Ben bu sene başında bütün mahalle toplantılarını yaptıktan sonra Karabük'ü gezip, derdini sormadığım bir tane esnaf kalmadı. O üç yıl boyunca bir tane sokakta görülmemiş. Akdere'yi bilmez, Gökdere'yi bilmez. Kendisi 3 yıllık döneminde bir tane dereyi ıslah ettirememiş bir milletvekili. Sonra kalkacak Karabük'te bize belediyecilik dersi veremez. Önce hakkı, hukuku bilecek ondan sonra o yollara çıkacak. Bundan sonra konuşma tarzımı falan da değiştirmem, bir daha benim ailemi falanda hiç bir şeye karıştırmasın, biraz terbiyeli olsun.

Ben 13 yaşında Türk Ocaklarına gitmiş birisiyim. Siyasetten hiç kopmamış, Ticaret Odası Başkanlığı yapmışım. Bütün liderlerin yanında, yakınında olmuşum. Onları dinlemiş birisiyim. Bugün benim için çok başarılı iki tane belediye başkanı vardır. Birisi Bedrettin Dalan'dır diğeri de Tayyip Erdoğan'dır. O günkü anketlerde Bedrettin Dalan İstanbul'da yüzde 65 çıkıyor. Bedrettin Dalan yakınları ile olan bir sohbette şöyle söylüyor." israfil sur çalar kıyamet kopar, ben İstanbul'da seçim kaybetmem" diyor. Partinin bir yanlış propagandası, bir yanlış afişleri ile Anavatan Partisi tarihinde görülmemiş bir hezimete uğradı Bedrettin Dalan gibi bir şahıs bile İstanbul'da seçim kaybetti. O söylenen sözler o kadar tehlikeli sözlerdi ki. Bir belediye başkanının iktidar partisinden olması şart gibi söylemleri onların oy kayıplarına sebep olabilecek , insanların tepkisini çekecek ve insanların daha fazla bu konular üstünde düşünebileceği söylemlerdir.

İktidar partisi dün Ereğli'deydi. 120 bin nüfus Ereğli, 120 bin nüfuslu Karabük. Karabük'teki değişim ile ilgili bir değerlendirin bakalım. Daha hala hal yapacağız, daha hala şunu yapacağız, daha hala bunu yapacağız ellerinde basit basit programlar. Hemen geçelim Zonguldak'a Chp'liydi. Burası da Mhp'li bir Belediye Başkanı. Sen bir memlekete hizmet etmeyi arzu edersen, istersen çok şeyler yapabilirsin. Yalız burada bizim başarılı olmamız çok basite indirgeniyor. Bir tane köprü bile yapamaz. Alt Geçit, Üst Geçit, Sosyal Yaşam Merkezleri, 117 tane park, 20 kilometre istinat duvarı, kaldırım. Kaldırım yoktu diyor da 5000 Evler'de zamanında kaldırım mı varmış? gitsin bakalım asfalt var mıymış 5000 Evler'de. Bir şehir orası, gitsinler kıyaslasınlar. Bunun partisi olmaz.

Yapacağımız işleri biz sana engellettiririz derlerse ona da kimsenin gücü yetmez. O ne konuşuyorsa konuşsun onun ulaşamadığı her yere çok daha rahat ulaşabilecek birisiyim. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Bakan, Tayyip Bey kim olursa olsun ondan daha rahat ulaşabilecek bir kişiyim. Onların konuşması o kadar önemli değil, herkes konuşur durur" dedi.

Paylaş

Kapat